Buyrun Yeni Dünya Düzeni’ne
Bir telefon konuşmasıdır nihayetinde ama ABD Başkanı Donald Trump’ın önceki gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i arayarak görüşmesi sonraki adımlar için ciddi bir başlangıcı oluşturuyor. Hatta seksen küsur yıl önce İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD Başkanı Franklin Roosevelt, İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Josef Stalin arasında gerçekleşen Yalta Zirvesi kadar önemlidir kanımca. Bu zirveden sonra bambaşka bir dünyayla karşılaşmıştık, malum. Trump için de Putin için bu “Yeni Yalta”, ABD’nin Rusya’yı büyük bir güç olarak tanımasını sembolize ediyor kesinlikle.
Her şeyden önce bu görüşme Batının Rusya’ya yıllardır aldığı “yok sayma” tutumunun da ABD tarafından reddi anlamına geliyor. Trump, bu tutumuyla Rusya’ya üç yıldır ambargo uygulayan batıyı çıldırtmış oluyor böylelikle. Trump’ın Putin ile görüşmesinden sonra ABD’nin Avrupa ile ilişkilerinin eskisi gibi olacağını düşünen varsa aklına şaşarım.
Eğer Trump aklındakileri Putin’le anlaşarak yaşama geçirirse küresel siyaset bambaşka bir hale bürünebilir. Trump bir sosyal medya paylaşımında, Putin ile “Uluslarımızın Büyük Tarihi üzerine düşündüklerini” belirterek İkinci Dünya Savaşı sırasındaki başarılı işbirliklerinin altını çizdi, okumuşsunuzdur. Küresel fayda için benzeri işbirliğine duyulan ihtiyacı vurgulamayı da ihmal etmedi tabii.
Trump, Putin’in Ukrayna’daki savaşın acilen sona erdirilmesi konusundaki “sağduyulu” yaklaşımını övdüğü paylaşımında ateşkes görüşmelerinin derhal başlatılacağını duyurmakla kalmadı, Putin ile yakında Suudi Arabistan’da yüz yüze bir görüşme planladıklarını da belirtti.
Bakın; tüm bunların yaşandığı şu sıralarda güçlü olan Putin değil, Trump’dır kuşku yok ki. Ukrayna savaşında istediğini elde edemeyen Rusya liderinin eli üç yıl öncesine göre daha zayıf. Bu da onu “çözüme” daha açık bir hale getiriyor. Trump’ın Ukrayna savaşını bitirmek için Rus görüşüne yakın olması da işine geliyor tabii. Trump, bilindiği gibi Ukrayna’nın NATO üyeliğine sıcak bakmıyor, Rusya’ya kaptırdığı toprakları geri alma çabasını da gerçekçi bulmuyor. Eli zayıf Putin için bundan daha iyi ne olabilir?
Trump’ın seçim kampanyası sırasında savunmaya yeterince yatırım yapmayan NATO üyelerini savunmayabileceklerini söylemesi bu ittifaktan pek hazetmediğini ortaya koymuştu. NATO’ya karşıtlığının elbette ittifakın bir savaş aygıtı olmasıyla ilgisi yok. ABD’nin NATO’yu tek başına “ayakta tutuyor” oluşuna itirazı var Trump’ın.
İttifak üyelerinin bütçelerinin bir bölümünü savunmaya harcamalarını sık sık öneren Trump için Avrupa’yı korumaktan çok ABD’nin Çin ile çatışmasına öncelik vermek önemli. O nedenle, yanına çekemese bile, Avrupa’yla arası iyi olmayan Rusya’yı “düşmanlaştırmama” tavrını takınıyor.
İlginç olan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin de Trump gibi düşünüyor olması. Geçtiğimiz ay Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada Avrupalıların orduları için daha fazla para bulmaları gerektiğini söylemiş “eğer bunu yapmazsanız, Rusça dil kurslarına ya da Yeni Zelanda’ya gidin” demişti.
Duyurduğu gibi Suudi Arabistan’da Putin ile yüz yüze görüşebilir mi anlayacağız ama bakarsınız Rusya’nın 80. zafer yılı törenleri için Mayıs ayında Moskova’da görürüz Trump’ı, kim bilir?
Sınırlar değişiyor, haritalar yerinden oynuyor, ABD ile Rusya Yeni Yalta için bir araya geliyor. Bundan mutluluk duyan saftirikler vardır mutlaka bu arada ama hayra alamet değil bu gelişmeler. Çin’i yalnızlaştırmada Trump ile Putin’i yan yana görebiliriz de.
Al işte sana Yeni Dünya Düzeni.
More Stories
Mafya üyesi, eski Başkan John F. Kennedy suikastını itiraf etti: ‘CIA emriyle ben öldürdüm’
Sitesinde bin 480 kişi öldü 18 yıl hapis cezası aldı
Ve Putin yeşil ışık yaktı